Birkaç yıl önce tesadüfen denk geldiğim bir video sayesinde
ilgimi çeken ve beni Güney Kore dizi sektörüyle tanıştıran bir diziden
bahsedeceğim bu gün. O kadar diziden sonra bile hala favorilerim arasındadır W
Two Worlds… İki insan hiç bu kadar ayrı dünyaların insanı olmamıştır herhalde.
Dikkat! Bu yazı diğerlerine göre biraz fazla fantastik
olacak çünkü bu sefer ele alacağımız dizinin senaristleri hiçbir şekilde bilim
kurgusal bir açıklamaya gerek duymamışlar. Hadi biraz zorlayıp bu fantazyayı
gerçeğe dönüştürelim ve bilim kurgusal açıklamasını biz yapalım. Var mısınız?
Diziyi izlemeyenlere SPOILER ALERT’i şimdiden verelim. Çünkü
spoiler vermeden açıklamak pek mümkün değil.
W Two Worlds Apart… Baştan sona fantazya türünden bir
dizidir kendileri... Kimin aklına geldi bilmiyorum ama bana oldukça ilginç
gelen bir konusu var. Önce ne anlattığıyla başlayalım.
Cerrah olan Oh Yeon Joo’nun babası Oh Seong Moo, bir çizgi
roman yazarıdır. W adındaki çizgi romanı son zamanlarda oldukça popüler
olmuştur. Çizgi romanın başkarakteri ise trajik bir olay sonucu ailesini
kaybetmiş, suç üstüne kalınca hüküm giymiş, serbest kaldıktan sonra da
kendisini gerçek suçluyu bulmaya adamış Kang Chul’dur. Bundan sonra hayatı
tamamen değişmiş ve çekici, nazik, havalı ve zengin bir iş adamına dönüşmüştür.
Buraya kadar her şey normal… Ne zaman ki Oh Seong Moo, Kang Chul’u öldürüp
çizgi romanı bitirmeye karar verir, o zaman işler rayından çıkmaya başlar.
Kang Chul, hayata tutunmaya çalışırken Oh Yeon Joo’ya
tutunur ve çizgi romanın kontrolü yazardan çıkmaya başlar. Yeon Joo artık bölüm
sonuna kadar çizgi romana girebilen gerçek dünyadan bir karakterdir. Kendi
isteği dışında çizgi roman dünyasına çekilip durmaktadır. Ve bu Kang Chul’un,
yazarın ellerindeki kaderini değiştirir.
Şimdi burada fantazya öğeleri neler bir sıralayalım.
1)
Kang Chul’un yazarın çizimine inat irade kazanıp
hayata tutunması ve yazarın dünyasından bir insanı kendi dünyasına çekebilmesi
2)
Bir insanın çizgi roman dünyasına girip çıkabilmesi
3)
Çizgi romanın kendi haline bölümleri oluşturmaya
başlaması
4)
Çizgi roman ve gerçek dünya arasında oluşan
geçit
Peki, tüm bunları açıklamak için bize lazım olanlar ne? Bir
solucan deliği bir de paralel evren. Daha önceki yazılarımı okuyanlar bilir,
solucan deliklerini pek bir severim. ;)
Çizgi bir dünyanın canlanması, oradaki bir karakterin
romandan çıkıp gerçek dünyada nefes alan bir canlıya dönüşmesi olayı biraz uçuk
bir durum kabul edersiniz ki. Hal böyle olunca işi bilime dökebilmek için o
dünyanın çizgiden fazlası olduğunu düşünmek daha doğru geliyor. Bana en
uygun gelen senaryo ise paralel evrenler teorisi…
Gerçek dünyamızdaki karakterler de çizgi romandaki
karakterle de Seul’da yaşıyor. İki dünyanın Seul’u hemen hemen aynı... Hatta
binaların yerleri bile. Sadece bazı yerlerin isimleri değişiyor. Kızın
çalıştığı hastanenin ismi gibi… İşte bu durum bizim paralel evrenler teorimizi
destekliyor. Çünkü paralel evrenler teorisi, aynı mekânda farklı yaşamların
farklı zamanların birbirinden bağımsız olarak akışından bahseder. Tıpkı bizim hikâyemizde
olduğu gibi. Bu sebeple yolumuza iki dünyanın aynı mekânda oluşan iki farklı
paralel evren olduğunu kabul ederek devam edelim.
Peki, bu dünya nasıl Oh Seong Moo’nun kalemine yansıdı?
Bu aşamada sizden geleceği görebilen insanların olduğu
filmleri düşünmenizi isteyeceğim. Eğer bir karakter gelecekten haber alabiliyor
ancak aldığı haberden memnun olmuyorsa bir şeyleri değiştirmeye kalkar ve sonuç
olarak da değiştirir, değil mi? Yani çoğu filmde böyle işlenir. Peki, ilk
görülen gelecek nedir?
İlk görülen, kişinin
o anki kararına göre şekillenen gelecektir…
Bu durumu bir örnekle daha açık bir şekilde anlatmaya
çalışayım. Önünüzde üç yol olduğunu düşünün. Sağdan giderseniz yüklü bir
miktarda para alacaksınız, ortadan giderseniz yeni bir araba alacaksınız,
soldan giderseniz de bir hastaneyle karşılaşacaksınız. İlk kararınız para
alacağınız yoldan gitmek oluyor. Ve geleceğiniz bu karara göre şekilleniyor. Artık
önünüzde sağdaki yoldan yürüyüp parayı alacağınız ve o parayla yapacağınız
harcamalarla ilgili bir gelecek var. O an bir medyumla karşılaşsanız daha
paraya ulaşamasanız bile size yüklü bir miktar para alacağınızı söyleyecektir.
Ancak ne var ki daha yolun başında sizin iradeniz dışında
bir etken, belki bir insan, gelip bacağınızı kırıyor. Durum ciddi. Hala yolu
takip edip paraya ulaşabilirsiniz ancak bacağınızı kaybetme riskiniz var. Ne
kadar paranız olursa olsun düzeltemeyeceğiniz bir fiziki problem
yaşayabilirsiniz. Yeni bir karar vermeniz gerekiyor. Soldaki yolu seçip kısa
zamanda hastaneye ulaşabilir ve tedavi olabilirsiniz. Ve o an kararınızı
değiştiriyorsunuz. Medyum bunu bilemeyebilir. Çünkü medyumun o an görebileceği
sadece sizin kararınızın çizdiği geleceğinizdir. Elinizde olmayan unsurların, sizin çizginizi nasıl etkileyeceği ise tam bir muammadır. Sonsuz bir ihtimaller
serisinden bahsediyorum. İşte bu durum, bazılarına göre paralel evrenlerin
oluşumuna da sebep olmaktadır. Yaptığımız ve yapabileceğimiz tüm olası
kararların oluşturabileceği paralel yaşamlar…
Gelecek görülerinin oluşumu ve paralel evrenler arasındaki
bağı kurduğumuza göre neden size böyle bir şeyden bahsettiğime gelelim ve Oh
Seong Moo’ya geri dönelim. Bu karakterin, dizide ne kadar belirtilmemiş olsa da,
Kang Chul’un yaşadığı evrenle ilgili görüleri olduğunu ve bunları bir çeşit
ilham olarak değerlendirip çizmeye başladığını varsayalım diyorum. Bu durumda
bize iki dünyayı birbirine bağlayan bir köprü kurmuş oluyor.
Peki, Oh Seong Moo, nasıl oluyor da bu dünyadan birinin
hayatına müdahale etmeye başlıyor?
İki paralel evren ayrı frekanstan yayın yapan radyo
kanalları gibidirler. Eğer bir şekilde bu yayınlar aynı frekansa getirilirse
yayınlar kesişebilir. Oh Seong Moo, başta ilhamla gelen hikâyeyi çizgileriyle
kendi dünyasına geçirirken iki dünyanın frekansını birçok kez kesiştirdi
diyelim. Bu şekilde hayatını yansıttığı karakterlerle kurduğu bağ ona bu
dünyaya etki edebilme gücü verdi. Tüm hikâyeye değil sadece bir kısmına etki
edebildi. Etki edebildiği yerlerde de zaten pek çok karışıklığa sebep oldu. Sırf
trajik bir olay yaşamış olması için Kang Chul’un ailesini katledecek boş bir
karakter çizmesi ve bu karakterin daha sonradan başlarına bela olması gibi.
Kimliksiz katil, eğer konu sadece bir çizgi roman olsaydı,
tamamen kaybolmalıydı. Ama başka bir dünyaya yeni bir karakter oluşturmaya
çalışan Seong Moo, uzay zamandaki enerji denizinin bükülerek yeni bir insan
oluşturmasına sebep oldu. Yalnız, karakteri tamamlamadığı için görevi bittikten
sonra amaçsız kaldı. Daha sonra zaten bu kimliksiz katilin yazarla kurduğu bağı
ve onun yüzünü aldığını biliyoruz. Bilmiyorduysanız da şimdi öğrendiniz.
Dünyanın akışını değiştirme girişiminin bir diğeri ise
kişisel problemleri sebebiyle ilhamını kullanmak yerine hikâyenin akışını kesip
Kang Chul’u öldürmeye kalktığı sahne. Dikkat ettiyseniz ne zaman kişisel
sebepleri romana dâhil etmeye kalksa yazar bir şekilde eline yüzüne
bulaştırıyor. Çünkü o dünyanın kendi akışına müdahale etmeye yelteniyor. Ancak
belli ki Kang Chul’un o dünya da yaşayacak daha çok ömrü vardı ki yazar bir
türlü başarılı olamadı ve Kang Chul esrarengiz bir şekilde yaşamaya devam etti.
Önce intihar etmesi gereken sahnede son anda tutunarak nehre atlamaktan
vazgeçiyor. Daha sonraki cinayet sahnesinde ise doktorunu (Oh Yeon Joo) ayağına
çekiyor.
İşte geldik, Oh Yeon Joo’nun evrenler arası sıçramalarına. Oh
Seong Moo, o kadar çok evrenin akışına müdahale etmeye kalkıyor ki bir yerde
patlak veriyor. İki evren arasında oluşan köprü vesileyle bu denli bir
değiştirme çabasının sonucunda kara deliklerin ve beyaz deliklerin oluşması
kaçınılmaz olurdu değil mi? Bu deliklerin hem ışınlanma hem de zaman yolcuğunda
nasıl kullanılabileceğini daha önceki yazılarımda açıklamıştım. Burada da iki
dünya arasındaki bağı sağlayan kapılar olduğunu söyleyeceğim. Ve iki deliğin
arasında oluşan solucan deliği de bir dünyadan diğerine geçiş yapabileceğimiz yolu
bize kendiliğinden açacak.
Oh Yeon Joo’yu da çizgi romana gönderdiğimize göre burada
kafamıza takılabilecek bir soruya geliyorum.
Neden Oh Yeon Joo için Kang Chul’un dünyasında zaman hızlı
geçiyor?
Çünkü Oh Yeon Joo, kendi dünyasının zaman akışına uyumlu bir
varlık. Ve o dünyayla olan tek bağı çizgi roman. Haliyle bir bölümlük içeride
kalabiliyor aksi takdirde oradan hiç geri gelemeyebilir ve zaman da orada onun
için diğerlerine göre aktığı gibi akardı. Ancak daha öncede belirttiğimiz gibi
iki dünyayı birbirine bağlayan istasyon, çizgi roman. Dolayısıyla Oh Yeon
Joo’yu, Kang Chul’un dünyası için bir çeşit uzaylı gibi düşünebiliriz. Bünyesi
alışık değil kızın o dünyaya, ne yapsın?
Lafı toparlayacak olursak. Yazar ikinci evrenden görüler
alır ve çizgi romanında o dünyaya hayat vererek bir bağ oluşturur. Bu bağ
üzerinden o evrene müdahale etmeye çalışır ve uzay zamanda çatlamalara sebep
olur. Bu çatlamalar sonucunda iki evren arasında solucan delikleri oluşur. Bu
yol sayesinde karakterler birbirlerinin dünyasında geçiş yapabilme imkânı
bulur. Çizgi roman, yazarın kontrolünden çıkıp kendi hikayesini yazar çünkü
aslında o dünya gerçektir ve son çatlamalardan sonra o dünyadan kesitler yazarın
dünyasına sızmaya başlar.
[W - Two Worlds (Ep 04)]
Burada Kang Chul, kendi dünyasının çizgi roman olduğunu fark
ediyor. Bizim teorimize göre ulaştığı farkındalık düzeyinde uzay zamandaki
çatlamanın sebep olduğu boşluğu buluyor. Nasıl bir kara deliğin içinde zaman
yavaşlıyorsa, Kang Chul içinde o yakaladığı boşlukta zaman yavaşlıyor. Ve o uzay
zaman çatlağından doğan solucan deliğinden geçip kendi dünyasının sızdığı
paralel dünyaya gelebiliyor.
Bu teori, benim diziyi bilim kurgu mantığına oturtarak daha kolay izlenir hale getirme şeklimdi. Size de mantıklı gelir mi bilmem ama bu teoriden sonra diziden daha çok keyif aldığımı söyleyebilirim.
Sizinde bu
şekilde teorileriniz olmuş muydu? Olduysa neler kurgulamıştınız?
Bunlarda ilginizi çekebilir;
Love Alarm Gerçek Olabilir mi?
Yapay Zeka Duygusallaşabilir mi?
Işınlanma Nasıl Mümkün Olabilir?
Love Alarm Gerçek Olabilir mi?
Yapay Zeka Duygusallaşabilir mi?
Işınlanma Nasıl Mümkün Olabilir?
Yorumlar
Yorum Gönder